Press ESC to close

Kinds of Kindness Garip, Büyüleyici ve Sinir Bozucu Bir Deneyim

Yazar: Michael Walsh

Çeviren: Berk Erdem

Düzenleyen: Ege Aydın

Bir filmi incelemek için başına oturduğumda hakkında endişelenmek zorunda olmadığım bir şey var, o da; o filmi beğenip beğenmediğimi anlamak. Bu işimin en kolay kısmı. Genelde sinema salonundan çıktığımda çoğu insan gibi ben de az önce izlediğim şey hakkında genel olarak nasıl hissettiğimi bilirim. İşimin asıl başladığı yer spesifik olarak neden o şekilde hissettiğimi ifade etmektir. Ama bugün durum biraz farklı. Bugün bir istisna çünkü Kinds of Kindness’ı beğenip beğenmediğim ya da ondan nefret edip etmediğim hakkında en ufak bir fikrim yok. Bu antoloji filmi olabildiğince acayip örgüler içerisinde birinci sınıf performanslar barındıran büyüleyici bir karmaşa. Film aynı zamanda izleyicileri, garip insanlar ve doğaüstü olaylar içeren dünyasının tamamen içine almak yerine, bilinçli ve sinir bozucu bir karar vererek onları dışarıda tutuyor. Kinds of Kindness size kendisini beğenmeniz konusunda meydan okuyan ama öte yandan onu  beğenmemenizi umursamayan bir film. Ve bu his tam olarak yönetmen Yorgos Lanthimos’un filmden çıktıktan sonra hissetmemi istediği şey gibi duruyor. Yönetmenin bu filminin akademik ya da duygusal anlamda tipik reaksiyonlar yaratmak gibi bir kaygısı yok. Film sadece kendi istediği şeyi kendi istediği tempoda ve yine kendi istediği şekilde yapmak istiyor.

Kinds of Kindness’ın üç farklı kurgusunu film deneyimini bozan, büyük spoilerlar vermeden anlatmak neredeyse imkansız. Filmin ne anlattığına dair en ufak dair ipucu vermek için bile Searchlight Pictures’ın (Yapımcı stüdyo) kısa özetine ihtiyacımız var. Ama Neil Armstrong’un aya ayak basışını “Bir adamın yürüyüşe çıkması.” şeklinde kısaltmak ne kadar doğruysa Searchlight Pictures’ın film hakkındaki özeti de o kadar doğru. Yani teknik olarak doğru ama aslında değil.

“Kinds of Kindness; hayatının kontrolünü ele almaya çalışan tercih hakkından yoksun bir adamı, denizde kaybolduktan sonra kurtarılan karısının farklı bir insan olarak geri döndüğü paniğine kapılan bir polis memurunu, özel güçlere sahip ve kaderinde olağanüstü bir ruhani lidere dönüşmek yatan spesifik bir insanı bulmayı kafasına koymuş bir kadını takip eden üç parçalı bir masaldır.”

Bunların üçü de kulağa alışıldık hikayeler olarak gelebilir ancak Kinds of Kindness’ın hiçbir yanı normal değil. Kinds of Kindness alenen garip bir film. Film zaman zaman, özellikle de ilk kısımda, garip olmak tek amacıymış gibi hissettiriyor. Birbiriyle bağlantılı üç mini filmin her biri sıra dışı insanlar, doğaüstü varlıklar, tuhaf ilişkiler, seks tarikatları ve rahatsız edici güç dinamikleriyle dolu.

Her biri neredeyse uzun metraj bir film uzunluğunda olan bu üç kısa filmin hepsinin ortak bir çizgisi var. Bu ortak çizginin tam olarak ne anlama geldiği o kadar muğlak ki internet önümüze her birinin filmden anladığı bir diğerinden farklı olan tonla “film açıklayıcısı” sunacaktır. Bazı izleyiciler bu muğlaklığı büyüleyici ve keşfe değer bulurken, diğerleri ise bunu sinir bozucu ve anlamsız derecede açık uçlu bulacaklar. Ama sadece Lanthimos’un tam olarak neyi amaçladığını tamamen bildiklerini iddia edenler yanılacaklar. Kinds of Kindness izleyicinin sorularını genelde, bazen hiç, cevaplamıyor; çünkü anlaşılması gereken şey zaten cevaplar değil. Bu Film bir filmden ziyade fikirler tarafından tanımlanmış bir deneyim.

Kinds of Kindness’ın fikirleri bile tartışmaya açık. Filmden çıktığımda salondaki birisine filmin temasının ne olduğunu düşündüğünü sordum. Aldığım cevabın katılmadığım bir yanı olmasa da sorduğum kişi  benim filmin ana teması olduğunu düşündüğüm çıkarımımı göz önünde bulundurmamıştı bile. Tıpkı bazı insanların bir çok farklı yoruma açık tabloları sevmesi gibi, bazıları da filmin anlamını kendilerine göre yorumlama özgürlüğüne bayılacaklar. Yine diğerleri bunu gösterişçi ve itici bulacak. Ben, her nasılsa, her iki hissiyatı da paylaşıyorum ve bu durum filmi beğenip beğenmediğim hakkında bir fikrim olmamasının önemli bir sebebi. Kinds of Kindness ilginç ama sinir bozucu, büyüleyici ama  bıktırıcı, çekici ama ulaşılamaz bir film.

(Not: Filmin ana temasının ne olduğunu düşündüğümü sizinle paylaşmamayı tercih ettim çünkü bunu söylemek bile bu seyir deneyiminizi tamamen değiştirecektir. Kinds of Kindness, size bir “fikri” söylemenin, olay örgüsünün önemli bir noktası anlatmaktan çok daha büyük bir spoiler olduğu nadir bir durum. Sadece bu bile filmin doğası ve filmi beğenip beğenmeyeceğiniz hakkında size çok şey söyleyecektir).

Kinds of Kindness ne kadar tuhaf olursa olsun, yine de kolayca değerlendirilebilecek temel unsurlara sahip olan bir film. The Favourite ve Poor Things’in de yönetmenliğini yapan Lanthimos eserlerinde yer ve zaman hissini oluşturmasını bilen usta bir yönetmen. Lanthimos bu filminde kendi hikayelerinin dengesiz tonunu tutturan benzersiz bir his yaratıyor. Filmin bestesinde kullandığı akortsuz piyano notalarına rağmen, filmin her kısmı belirli bir uyum içinde birlikte hareket ediyor.

Kastın harika performansı kesinlikle bir sürpriz değil. Emma Stone ve Jesse Plemons’u başrollere yerleştirip onlara birden fazla karakter oynatmak pratikte kulağa teoride geldiğinden bile daha iyi çalışıyor. İkisi de birbirinden farklı, dinamik üç karaktere hayat veriyorlar ve bunu bazen başrol olarak, bazen de yan rollerle yapıyorlar. Bu film ikilinin engin yeteneklerine adeta bir övgü niyetinde, bu performanslar olmadan film hakkındaki hislerim hakkında bu kadar şüpheye düşmezdim. Dediklerim kastın kalanı için de geçerli: Willem Dafoe, Margaret Qualley, Hong Chau, Joe Alwyn, and Mamoudou Athie. Hepsi oynadıkları üç farklı karakterin hakkını veriyor.

Kastı ve estetiği ne kadar beğensem de filmin temposu sık sık işkence gibiydi. Zaten uzun olan iki saat kırk beş dakikalık ekran süresi daha çok on yedi saat gibi hissettirdi. Neyse ki hikayelerin git gide sürükleyici hale gelmesi biraz olsun durumu rahatlattı. Hikayelerin ilki bir hikayeden çok ilginç bir fikir gibi ve gerçekten sürükleyici değil. (Aynı zamanda hikayelerden en az açık/en gizemli olanı.) İkincisi gereğinden uzun süren teması tanıdık gelen bir kısa film gibi hissettiriyor. Fikrin biraz daha üzerine düşülseymiş kolayca kendi başına bir film olabilirmiş. Üçüncü hikaye ise diğerlerinin arasında alışageldik bir anlatıya en yakın olanı. Şaşırtıcı olmayan biçimde duygusal açıdan en tatmin edici olanı da o. Bu, filmin geri kalanında maalesef eksik olan çok gerekli bir dinamik ve dayanak noktası.

 Gerektiğinden geçe kalmayan kısım ise filmdeki komedi. Kinds of Kindness’a en yakın janra muhtemelen kara komedi olurdu ve bu komedi izleyici için çalıştığı zaman çok iyi çalışıyor. İlk hikaye sadece bazı noktalarda komik, ikincisi ise kahkaha attıracak kadar komik. En insani ve kişisel olan hikaye olmasına rağmen üçüncü hikaye de komedi konusunda ikincinin yanında.

Sonuç olarak benim filmden sonraki alışılagelmedik reaksiyonum dahil, her şey tam olarak Yorgos Lanthimos’un istediği şekilde çalışıyor gibi hissettiriyor. Eminim ki kendisi herkesin bu filme bayılmasını umuyor ama filmden nefret etsek bile çok umrunda olacağını sanmıyorum. Kinds of Kindness basit olan herhangi bir şeyle ilgilenmiyor. Film kendi tuhaf tınısından çalıyor ve sizin bu tınıyı nasıl duyduğunuz, ondan ne anladığınız tamamen size kalmış. Sonuç ise eşit derecede etkileyici ve sinir bozucu bir film.

Peki günün sonunda bu filmi beğendim mi yoksa ondan nefret mi ettim? Bugün Kinds of Kindness’a pozitif bir puan vereceğim. Bunun büyük bir sebebi Stone ve Plemons’un harika performanslarını içeren bir filme negatif puan veremeyecek olmam. Buna rağmen filme verdiğim puan bu soruyu tam olarak yanıtlamıyor. Tıpkı Kinds of Kindness gibi ben de bu soruyu size havale ediyorum. Eğer bu soruya sizin bir cevabınız varsa duymayı çok isterim, çünkü genelde bir film hakkında nasıl hissettiğimi bilmek işimin en kolay kısmı oluyor.

Bu Makale 29 Eylül 2024 tarihinde Çeviri Gazetesi tarafından: “https://nerdist.com/article/kinds-of-kindness-yorgos-lanthimos-film-review/” linkli web sitesinden alınarak, çevrilmiştir.