Press ESC to close

İç Savaşlar Böyle Başlar

Yazar: Patrick Mazza
Çeviri: Ege Aydın
Düzenleme: Ulaş Selvi

13 Temmuz günü öğleden sonra, ailemin bir ferdinden telefon aldım.
“Az önce Trump’ı vurdular. İç savaşlar böyle başlar.”
Bu aile ferdim sıkı bir Trump destekçisi ve diğer pek çok Trump taraftarı gibi tetikçinin tek başına hareket etmediğine inanıyor. Ateş hattındaki bir çatının korumasız bırakılması gibi bariz bir ihmalin söz konusu olması, tetikçinin daha önce çatıda görülmüş olması ve bir şekilde herhangi bir dirençle karşılaşmaksızın kamyonetinden binaya yaklaşık 180 metrelik bir mesafe boyunca bir merdiven ve tüfek taşıyabilmiş olması gibi gerçekler de bu kanaati güçlendiriyor.
Tüm bunların devasa bir beceriksizlik silsilesi ya da daha vahim bir durum olması bir yana, siyaset hakkında çok önceleri öğrendiğim hakikat şudur; algı neyse gerçeklik de odur. Bundan ötürü Trump’ın başına bir sıyrıktan daha fazlası gelmiş olsaydı, bu pek çoğunun gözünde şiddete dayanan bir cevabı meşru kılardı. Bu yüzdendir ki haddinden fazla yaygın olan “keşke tetikçi hedefi vurmuş olsaydı” kanaati fevkalade basiretsizdir. Trump’ın daha köklü bir şeyin belirtisi değil sorunun ta kendisi olduğuna inanan insanlar, meseleyi hiç anlamıyorlar.
ABD’de neredeyse bağdaştırılamaz karşıtlar gibi görünen kutuplar arasında giderek büyüyen bir ayrışma mevcut. Bu ayrışmanın bir tür çatışmaya varmadan nasıl çözüleceğini görmek zor. Kanlı bir şekilde olmayacağını umabiliriz ancak ülkenin şiddet dolu tarihi bize bu konuda pek de güven vermiyor. Her halükârda bu Kasım kim seçilirse seçilsin, ABD nüfusunun büyük bir kesimi kendisini son derece mutsuz, hatta bir varoluşsal tehdit altında hissedecek. Ayrıştırıcı çarpışmaların formülü de tam olarak burada yer alıyor.
Son birkaç yıldır bu temaya dönüp duruyorum. Bu yazıda geçmişte yazdığım ve derin kaygı duymamız gerekliliğine işaret eden bazı yazılarımı inceleyeceğim. Yaygın ulusal çöküş beklentilerinin ve hatta farklı uluslara bölünme arzusunun varlığını gösteren anketlere ve bunun gerçekleşme olasılığını araştıran çok sayıda kitaba göz atacağım. Akabinde bir yazı yazarak önümüzdeki yılları mümkün olan en barışçıl şekilde nasıl atlatabileceğimize dair kendi düşüncelerimi sunacağım.

İç Savaş İhtimalleri Üzerine Bir Anket
2021 tarihli bir yazımda, “ABD Onarılamaz Durumda Mı?” diye sormuştum.

“Anket, siyasal yelpazenin her noktasında siyasi bölünme için yaygın bir desteğin olduğunu gösteriyor. Virgina Üniversitesi’nin yaptığı bir anket, kırmızı ve mavi eyaletlerin* iki ayrı ülkeye bölünmesi fikrine desteği Trump seçmenleri arasında yüzde 52, Biden seçmenleri arasında ise yüzde 41 olarak ölçtü. Diğer tarafın liderlerinin demokrasiye açık ve mevcut bir tehdit olup olmadığı sorulduğunda, Biden seçmenlerinin yüzde 80’i ve Trump seçmenlerinin yüzde 84’ü evet dedi.
Diğer tarafın varoluşsal bir tehdit olduğu hissiyatı tam da iç savaşlara sebep olan şeydir. 1860’ta Lincoln’un seçilmesi, mülklerini kaybetme korkusu yaşayan Güneyli köle sahiplerinde de bu hissi doğurmuş ve Konfederasyon’un ayrılmasına yol açmıştı.
“Bunların tümü hesaba katıldığında şu soruyu sormak gerekiyor, bildiğimiz ABD’nin sonu mu geliyor? Ülkenin mevcut yapısıyla devam etmesi taraflardan birine ya da diğerine, ayrılmalarını sağlayacak kadar kabul edilemez gelecek midir? Demokratlar 2024’te kazanmayı başarırsa, kırmızı eyaletlerdeki kuvvetli ayrılıkçı eğilimler ayyuka çıkacak mı? Eğer Cumhuriyetçiler kazanırsa ve kalıcı azınlık iktidarını tahkim eder gibi görünürse, bunun Batı Yakasındaki ve Kuzeydoğudaki etkisi ne olur?”
2022’de, yakın tarihli bir anketin haberini yapmıştım: “Yeni anket yüksek iç savaş beklentisi gösteriyor.” Yazımda şu ifadeleri kullandım: “ABD vatandaşlarının yaklaşık yüzde 40’ı bir iç savaşın çıkacağına inanıyor, yüzde 47’si tam bir ekonomik çöküş bekliyor, yüzde 50’si ise ABD’nin süper güç konumunu kaybedeceğini düşünüyor ve bu beklentilerin hepsi önümüzdeki on yıla ilişkin.” Bu sonuçlar, 1,100 ABD vatandaşının katıldığı, 1-4 eylül tarihlerinde YouGov’un ve The Economist’in yaptığı, insanların on beş felaket senaryosu hakkındaki görüşlerini alan bir ankete ait. Hata payı yüzde 3. Sonuçlar, bir zamanlar iyimserliğin diyarı olan ABD’nin geleceği hakkında derin bir karamsarlığa batmış olduğunu gösteriyor.
Ne var ki anketin ortaya koyduğu bir olumlu nokta vardı. “Pek çok kişi iç savaş beklentisi taşırken, pek az kişi bunun iyi bir şey olacağını düşünüyor. Genele vurulduğunda, yüzde 69 kötü olacağı yönünde cevap verirken yüzde 6 iyi olacağını söyledi.”
Haberde ayrıca şunu da aktarmıştım, “ABD’de demokrasinin ayakta kalacağına inanan insanlar, demokrasinin sona ereceğine inananlardan yalnızca çok az bir oranda fazla (yüzde 39’a yüzde 36). Katılımcıların yüzde 13’ü ABD demokrasisinin sonunu çok yüksek ihtimal olarak görüyor; ancak bunun çok düşük ihtimal olduğunu düşünenlerin oranı da yüzde 18 ile bundan pek de yüksek olmayan bir düzeyde.”
Sonuçlar aşağıdaki grafikte görülebilir.

Baskın Olmaya Çalışmanın Tehlikeleri
Geçen yıl muhafazakâr yazar David French’in bir kitabını “Baskın olma dürtüsü ABD’nin birliğini tehlikeye sokuyor” başlıklı bir yazıda incelemiştim.
“French, Divided We Fall: America’s Secession Threat and How to Restore Our Nation isimli kitabını şu ifadelerle tanıtıyor: ‘Amerikalıların temel bir gerçekliğin farkına varma vakitleri geldi: Amerika Birleşik Devletleri’nin bütünlüğünün devamı güvence altında değil. Tarihin bu anında Amerikalıları ayırmaktan çok birleştiren tek bir önemli kültürel, dini, siyasal ya da toplumsal kuvvet yok. Bir kıta boyutundaki, çok sayıda etnik grubu ve dini inancı barındıran bir demokrasinin birleşik kalacağını varsayamayız ve şayet siyaset sınıfımız giderek artan bir çeşitliliğe ve bölünmüşlüğe sahip Amerikan kamuoyuna uyum sağla(ya)mazsa, ortada birleşik bir ABD kalmayacaktır.’
“French, giderek artan ayrışmaların sorumluluğunu tam olarak bu sınıfın omuzlarına yüklüyor. ‘Amerikan siyasetini ve politikasına yön verenler çatışmaların şiddetini yükseltmeye kararlı ve kendilerine bağlanmış takipçilerini giderek daha büyük çılgınlıklara sürüklüyorlar… Kültürel ve iktisadi teşvikler defaatle en çok öfke uyandıranı en büyük şöhret ve servetle ödüllendirecek şekilde bir araya geliyor.’
“Çoğulcu bir düzenden başka şekilde işleyemeyecek kadar iç çeşitlilik barındıran bir ulusta baskın olma dürtüsü ulusun birliğini tehlikeye sokar. French şöyle diyor: ‘…ulusal ayrışmamızın herhangi bir tarafının kültürel, siyasal, ahlaki baskınlık mücadelesine girişmesi, ulusun ikiye (ya da üçe ve hatta dörde) bölünmesi riskini yaratır.’
“New York Post’un köşe yazısı editörü Sohrab Ahmari’nin hızla yayılan ‘David French’çiliğe Karşı’ yazısının yayınlanması ile David French’in kendisi de yaptığı nezaket ve medeni haklara saygı manasında geleneksel liberalizm savunusu sebebiyle bir hedef ve mem, haline geldi. French, siyasetin bir ‘savaş ve düşmanlık’ haline doğru gittiğini ve bu yüzden medeniliğin ve siyasi hasımlara karşı nazik olmanın ‘tali önemdeki değerler’ olduğunu savunan Ahmari’nin bunu yaparak tam da kendisine karşı uyardığı şeyi örneklediğini söylüyor.
“Bu tür bir ‘baskın olma’ çabası tehlikelidir… Ulusumuzun en sinirli kültür savaşçıları, yürüttükleri çatışmanın maliyetinin farkında olmalı. Siyasal ve kültürel düşmanlarını ezmeye çalışırken yönetmeyi arzuladıkları ulusu yok edebilirler.”

Ayrılık ihtimallerini irdelemek
2023 tarihli “Ulusal bir boşanma mı yaşıyoruz? Ulusal bir ayrılık potansiyelini irdelemek” başlıklı yazımda, yine muhafazakâr bir yazarın aynı temalı bir kitabını, F. H. Buckley’in American Secession: The Looming Threat of a National Breakup kitabını inceledim.
“Buckley, ayrılıkçı hareketlerin dünyada yükselişte olduğunu belirtiyor. İskoç bağımsızlık hareketine, Çekoslovakya’nın ve Sovyetler Birliği’nin parçalanmasına ve Pakistan ve Endonezya’dan Nijerya ve Türkiye’ye pek çok ulustaki ayrılıkçı güdülere işaret ediyor. ‘Listeye baktığınızda neredeyse her ülkede ayrılıkçı gruplar mevcut. Dünyada yalnızca bizim mi bundan muaf olduğumuza inanacağız?’ Buckley, iddiasını kanıtlamak için solun California ve Cascadia’daki ayrılıkçı çabalarına ve sağın Teksas’taki ayrılıkçı çabasına işaret ediyor.
“Buckley, ‘dünya tarihinin ayrılıkçı bir anında yaşıyoruz’ ifadesini kullanıyor.
“Ülkeler bölünme tehlikesi yaşarken, halkları iflah olmazcasına bölünmüş görünüyor” diye yazıyor. “Bugün tarihimizin İç Savaş’tan bu yana herhangi bir kesitinden daha fazla ayrışmış, siyasetle, kültürle ve dinle bölünmüş durumdayız. Kanunun çıplak kuvveti haricinde önem arz eden her bakımdan çoktan 1861’deki kadar iki farklı ulusa bölünmüş haldeyiz.’
“Ulusal bölünmeler, bölünmüş bir hükümetin sağlık hizmeti ve göç reformu gibi temel konularda orta yolu bulamadığı bir siyasal tıkanıklığa yol açtı. Bu, İç Savaş’tan beri ilk anayasal krizi ortaya çıkardı. ‘Ve bu, tıpkı 1861’deki gibi, bölünmeye davetiye çıkarıyor.’
“Her ne kadar ayrılık fikri ‘İç Savaş’tan beri siyasal tımarhaneye tıkılmış’ olsa da Buckley bu fikrin giderek saygınlık edindiğini iddia ediyor. ‘Ayrılığın önündeki engeller çoğu insanın düşündüğünden çok daha az ve eğer bir eyaletteki seçmenler birliği terk etmeye azmederse bunu muhtemelen başarırlar.’”
“Buckley şöyle diyor, ‘kendimizi ayrılmaya doğru giden bir trende görüyorum. Bizi durdurabilecek olan makaslar işe yaramadı ve eğer bir arada kalmak istiyorsak motoru nasıl yavaşlatacağımızı öğrenmemiz gerek.” Önerdiği çözüm …“iktidarın eyaletlere devri”.

Bölgesel eyaletler birliği fikrine yüksek destek
2023 tarihli, “Bölgesel bağımsızlık fikri ilgi toplarken, birbirimize bağımlılığımızı göz önüne almalıyız” başlıklı başka bir yazıda, ABD’deki insanların şok edici derecede yüksek bir oranının eyaletlere bir tür yetki devri yapılmasını desteklediğini gösteren bir anketi ele aldım.
“Ayrılığı ve bağımsızlığı desteklediğini beyan eden hareketler hala nispeten küçük de olsa, bu fikirlere olan potansiyel destek şaşırtıcı derecede büyük. Temmuz 2022’de Yahoo News/YouGov tarafından yapılan bir anketin sonuçları şu şekilde:
+ Cumhuriyetçilerin yüzde 32’si ve Demokratların yüzde 21’i ABD’nin “kırmızı” ve “mavi” ülkelere bölünmesinin ABD için daha iyi olacağına inanıyor.
+ Cumhuriyetçilerin yüzde 42’si ve Demokratların yüzde 51’i bunun daha kötü olacağını söylüyor.
+ Bütün olarak değerlendirildiğinde, seçmenlerin yüzde 21’i daha iyi olacağını söylerken yüzde 46’sı daha kötü olacağını söylüyor.
“Çoğunluk statükodan taraf olsa da rakamlar bağımsızlık hareketleri için büyük bir potansiyel destek tabanı olduğunu gösteriyor. Virgina Üniversitesi’nin Haziran-Temmuz 2021 tarihli anketi, Güneyli Cumhuriyetçiler arasında yüzde 66 ve Batı Yakası Demokratları arasında yüzde 47 olmak üzere bölgesel birliklerin ciddi desteğe sahip olduğunu ortaya koydu. Genele bakıldığında yeni bölgesel birliklerin kurulması fikrine destek herhangi bir bölgede üçte birin altına düşmüyor.
“Bu rakamlar ileriki yıllarda ABD yönetim yapılarında geniş çaplı yeniden düzenleme senaryolarına işaret ediyor. Eğer tarihin gösterdiği bir şey varsa, o da Fransız Devrimi’nden Sovyetler Birliği’nin dağılmasına büyük değişimlerin sık sık beklenmedik bir şekilde gelmesidir. Bir deprem fayının üzerinde uzun süre boyunca biriken gerilimin ani bir kırılmayla sonuçlanması gibi, böyle dünyayı sarsacak siyasal hadiselere yol açan koşullar da patlama anından önce uzun bir süre birikirler. ABD’de ayrışmalar bir süredir büyüyor ve bir kırılma noktasının eşiğine varılmış olabilir. Nüfusun geniş kesimleri, en zenginler hariç herkesin çıkarlarına giderek kayıtsızlaşan bir siyasal sistemden dışlanmış hissediyor.

İlerici bir Perspektiften Bölünme
ABD’nin ayrılıkçı eğilimleri hakkında en iyi çalışma ilerici** bir yazar olan Richard Kreitner’ın Break It Up: Secession, Division and The Secret History of America’s Imperfect Union kitabı. Kreitner ülkenin tarihi boyunca ortaya çıkan ayrılıkçı hareketleri belgeliyor. Buna Güney’in ABD siyasetine hâkim olduğu zamanlarda Kuzey’i Güney’den ayırmaya çalışan kölelik karşıtlarının pek bilinmeyen teşebbüsü de dahil. Bunun hakkında 2022’de “Sol bakış açısıyla ayrılık” başlıklı bir yazı yazdım. Kreitner’ın vardığı sonuçlar genişçe alıntılanmaya değer.
“Eğer 1840’ların radikal kölelik karşıtları, kölecilerin devlet üzerindeki kontrolü o kadar kuşatıcı ki kölelerin özgürleşmesine yönelik hiçbir ileri adım bu devlet içerisinde mümkün değildir diye düşündülerse, paranın iktidarının siyasetçilerimiz üzerindeki kontrolü o kadar kökleşti, o kadar ortadan kaldırılamaz oldu ki, mevcut siyasal sistem içerisinde hiçbir çare bulunamaz diyeceğimiz güne (eğer hala gelmedi ise) hızla yaklaşmakta olup olmadığımızı merak etmeli miyiz?”
“Yaklaşmakta olan iklim kaosundan haklı olarak dehşete düşen Amerikalılar ne kadar süre insan ırkını nesli tehlikede bir türe çeviren bu yaşam tarzından ülkemizi kurtarmak adına bir şey yapmaktan tamamen aciz görünen bir sistemin içinde çalışmaya devam edecek? Hükümetimiz iflah olamayacak denli bozulmuş görünüyor ve vaktimiz tükeniyor… Anayasal yönetimin çöküşü neredeyse tamamlandı. Federal düzeyde her erk, gelecekte kolay kolay kurtulma umudu vaat etmeyen bir meşruluk krizi içinde.”
“Siyasal diskurumuz, farklı vasıtalarla yürütülen bir iç savaş. Aynı ülkenin fertleri olmaya devam etmeyi pek de istemiyormuş gibi konuşuyoruz… Ülkenin hayatta kalacağının garantisi hiçbir zaman yoktu ve şimdi de yok… Tüm farklarımıza rağmen birliği muhafaza etmek üzerine mutabık olduğumuzu varsayalım… siyasal ve hatta sosyal davranışlarımızda önemli değişiklikler olması gerekecektir. Birbirimizi coplayarak boyun eğdirmeye çalışmaya ya da karşı tarafın aniden buharlaşması, tümüyle imhası ya da koşulsuz teslim olması fantezileriyle tatmin olmaya devam edemeyiz.”

İlerici Keitner, burada muhafazakâr French’in düşüncelerine paralel düşünceler ifade ediyor. Tıpkı Rodney King’in de dediği gibi, “birbirimizle iyi geçinemez miyiz?”

*Mavi eyaletler Demokratların, kırmızı eyaletler ise Cumhuriyetçilerin kazandığı eyaletler manasına geliyor. Zira kırmızı renk Cumhuriyetçi Parti ile, mavi renk ise Demokrat Parti ile ilişkilendiriliyor.
** ABD siyaseti bağlamında ilerici (progressive) ibaresi genellikle muhafazakarlığın karşıtı olarak kullanılır ve liberal/merkez soldan sosyalist sola kadar geniş bir yelpazeyi nitelendirmek için kullanılabilir.

Bu Makale 30 Ağustos 2024 tarihinde Çeviri Gazetesi tarafından: “https://www.counterpunch.org/2024/07/29/how-civil-wars-start/” linkli web sitesinden alınarak, çevrilmiştir.