Yazar: Jon Hochschartner
Çeviren: Ekin Bozkurt
Düzenleyen: Ulaş Selvi
Dini öğreti tartışmalarının çoğu benim için zorlayıcı nitelikte, ancak son zamanlarda Ignacio Ellacuría’nın “çarmıha gerilen halk” kavramı ve bunun hayvanlara nasıl uygulanabileceği özellikle ilgimi çekmeye başladı. Anladığım kadarıyla, kurtuluş din bilimcisi, Nasıralı İsa’nın sıkıntısını modern çağın marjinalleşmiş, sömürülen insanlarını vurgulayan bir sembol olarak kullanıyordu.
Bu karşılaştırma, İsa’nın kendi zamanındaki ezilenlerle özdeşleşmesi göz önüne alındığında oldukça duyarlı görünüyor. Buna karşılık, kutsanmış İnciller, İsa’nın insan olmayanların çektiği acılara pek de önem vermediğini gösteriyor. Ellacuría’nın kavramını hayvanları da kapsayacak şekilde genişletmenin, İncil’deki İsa’nın mesajıyla örtüşmediği öne sürülebilir.
Bana göre, bu itiraz, İsa’nın bir insan olarak sınırlamalarını kabul eden bir Kristoloji yardımıyla ortadan kaldırılabilir; Üniteryanizm, Adoptionizm, Ayrılıkçılık veya başka bir akım bu bağlamda kullanılabilir. Bu bakış açısıyla, İsa’yı büyük bir ruhani öğretmen olarak (zamanının ve tarihsel bağlamının sınırlamaları içinde) görebilir ve onun temel merhamet ahlakını insan olmayanlara da genişletmek isteyebiliriz.
Ellacuría, bu metaforu açıklayan bir makalede şunları söyler: “Çarmıha gerilen halkın iki yönlü bir itici gücü vardır: Hem dünya günahlarının kurbanı hem de dünyanın kurtuluşunun da taşıyıcısıdır.” Hayvanların kişilik kriterlerini karşıladığını savunanları destekliyorum, ancak burada “halk” genellikle “insan”ın eş anlamlısı olarak kullanıldığı için, daha net ifade etmek adına hayvanlardan potansiyel olarak çarmıha gerilen varlıklar olarak bahsedeceğim.
Ellacuría şu ifadeleri kullanır: “Toplumun, tarihsel bağlamda somut etkisi olan bir dizi faktör aracılığıyla hakimiyetini sürdüren azınlık tarafından örgütlenme ve yönetilme biçimi, günah olarak değerlendirilmelidir.” Bu ifadeler kurtuluş teoloğunun kapitalizm ve sömürgecilikten bahsettiği şüphesini uyandırıyor; peki ya bu eleştiri evcilleştirme ve diğer hayvan kullanımı biçimlerine de uygulanamaz mı?
Bu kulağa çılgınca gelebilir, ancak muhtemelen bazı Eski Ahit yazarları için bu geçerli olmazdı. Sonuçta, Aden Bahçesi bir vegan cennet olarak sunulur; et yeme, yalnızca efsanevi Düşüş’ten sonra ortaya çıkar. Yeşaya, kurtla kuzunun birlikte yaşayacağı türler arası bir barış dünyası vaat eder. Hosea’da ise Tanrı, insan şiddetini sona erdirmek için kırın hayvanlarıyla bir antlaşma yapacağını buyurur.
Eğer Tanrı sevgi ise ve günah bizi Tanrı’dan ayırıyorsa, hayvanlara yaptığımız muameleden daha günahkâr bir şey olamaz. Yiyecek sistemimizin bir parçası olarak her yıl milyarlarca hayvanı işkence edip öldürerek dünya üzerinde bir cehennem yarattık. Bu anlamda, hayvanlar da İsa ve çarmıha gerilen halk gibi dünya günahlarının kurbanıdır.
Ne var ki çarmıha gerilen halk, İsa gibi dünyanın kurtuluşunun taşıyıcılarıdır; peki, hayvanlar için de aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Dürüst olmak gerekirse, Ellacuría’nın makalesinde anlamakta en çok zorlandığım kısım da burası. Kurtuluş teoloğu acaba, tıpkı bir Marksist ya da Maocu’nun proletarya ve köylüleri devrimci özneler olarak görmesi gibi, hayvanların devrimci özneler olduğunu mu söylüyor?
“Çarmıha gerilen halk, varlığıyla zaten bir yargıçtır,” der Ellacuría. “Herhangi bir teolojik hüküm vermese bile, bu yargı, dünyanın günahlarına karşı durarak onu açığa çıkardığı ölçüde; kötü yapılmış olanı yeniden yapmayı mümkün kıldığı ölçüde; kurtuluşa ulaşmak için kaçınılmaz bir yol olarak yeni bir talep önerdiği ölçüde kurtuluştur”
Hayvanlar evcilleştirmeyi ortadan kaldırma kapasitesine sahip değildir. Onlar, Karl Marx’ın proletaryayı ya da Mao Zedong’un köylüleri düşündüğü şekilde devrimci özneler değiller. Ancak, örneğin bir mezbahadan kaçmaya çalışarak, hayvanların dünyanın günahlarını ona karşı çıkarak açığa çıkarabileceğine inanıyorum. Bu mücadele, dolaylı olarak kurtuluşa ulaşmanın kaçınılmaz yolu olarak yeni bir talebi ortaya koymaktadır.
Bu anlamda, hayvanlar İsa ve Ellacuría’nın bahsettiği modern çağın sömürülen insanları gibi çarmıha gerilen varlıklar olarak anlaşılabilir. Tekrar etmek gerekirse, dini doktrin konusunda oldukça bilgisizim. Kavramını türcülük karşıtı bir şekilde yorumlama girişimi dışında kurtuluş teoloğunu çok da kötü anlamadığımı umuyorum.
Bu Makale 19 Eylül 2024 tarihinde Çeviri Gazetesi tarafından: “https://www.counterpunch.org/2023/06/15/animals-as-crucified-beings/” linkli web sitesinden alınarak, çevrilmiştir.