Press ESC to close

Kuir Ramazan

Yazan: Amal Amer

Çeviren: Hilal Bektaş

Düzenleyen: Zeynep Ecem Maden

Bir çöp tenekesini karıştırırken bulup aldığım kefiyemi takmış, altı yıldır ilk kez ailemle dua etmiştim.

Kim olduğumu keşfettiğimden beri, ailemle birlikte cemaat namazı kılmayı reddediyordum. “Kadınların” “erkeklerin” arkasında durduğu hiyerarşi safına katılmak canımı sıkıyor. Odaklanamayacağım ölçüde dişlerimi gıcırdatıp yüzümü buruşturuyorum; ayakta durmak, eğilmek ve secdeye gitmek varlığıma karşı savaş açıyormuşum gibi hissettiriyor. Duayı dinlediğim her dakika, kendi doğama bir ihanet sanki. Onun yerine kendi duamı, kendi bildiğim gibi yapıyorum.

Yine de bu yıl Ramazan ayında, farklı hissediyorum. Çocukluğumun geçtiği eve yıllar sonra döndüm. Oruç tutmayı tercih ediyorum. Ailemle sahur yapmayı tercih ediyorum. Onlarla dua etmek, birlikte yemek yiyor olmanın doğal bir uzantısı gibi. Sahurdan sonra annem, babam, erkek kardeşim ve ben sabah namazı için sıraya giriyoruz.

Baba’nın huzurunda dua ediyorum ama benim duam bana ait. Gözlerimi kapatıyor, nefesimi ve bedenimi dinliyorum.

Gözlerim kapalı, iç görüşümü dağların manzarasına açılan geniş bir pencereye açıyorum. Parlak güneş, küçük bir bulut kümesinin üzerinden yayılır. Geçen eylül ayında, Güney Fransa’da dağların tepesinde düzenlenen bir kuir Müslüman düğününe katıldığımda cemaatle namaz kılarken gördüğüm manzara da buydu.

Düğün davetlilerinin safına girdim. Kuzey ve Batı Afrika’dan, Arabistan’dan ve Avrupa’dan gelen kuirler, translar… Tüm inançlardan insanlar katılmıştı ama bazıları yanlarda veya arkalarda durmayı tercih ediyordu. İnsanlar, “Müslüman” veya “Gayrimüslim” olarak ya da “dindar” veya “dinsiz” olarak ayrıştırılmamıştı. Evlenen birbirine aşık iki insan ve nikahı kıyan Müslüman kadın bizi namaza yönlendirmişti. Üçü de bize 2 rekat namaz kıldırmıştı.

Olduğum gibi gelmiştim, örtünmeden. Abdest almamıştım. Kamerayı yan tarafta durmayı seçen bir arkadaşıma uzatmıştım.

Secdeye ilk gidişimde kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Eski kız arkadaşımın gösterdiği bir ikinci el mağazasında bulduğum, vücuduma yakışan kot bir elbise giymiştim.

Namaz sırasında tüm bedenim hıçkırıklarımla sarsılıyor ve eve dönüyormuşum hissiyle cemaatimle birlikte başımı yere koyuyorum. Hem kişisel hem de toplumsal bakımdan yoğun bir sevgiyi kucaklayarak yapılan bir geri dönüş bu ve ben de buna tutuluyorum.

Bir sürü insanla birlikte denizde yüzmek gibi hissettiriyor: neşeli bir birliktelik. Ancak suyun altına çöktüğünde, sadece sen varsın, bir de akıntı var.

Aynı mezarlığa gömülmüş bir düzine insan gibi. Herkes birbirinden ayrı yerde ama hepsi aynı toprağı paylaşıyor. Yeşeren toprakla birlikte bir bütün oluyorlar.

Kuir Müslüman düğününde cemaatle birlikte namaz kılarken böyle hissetmiştim. O gün kendim olarak oraya gitmişken bir yandan benliklerindeki bütün parçalara sevgiyle sahip çıkmayı tercih eden bir grup insanla birlikte kabullenmenin ışığını memnuniyetle karşıladım. O ışık içimde bir yuva hissini uyandırdı ve şimdi de bu Ramazan sabahında sabah namazı vaktinde karanlık oturma odasındayken kalbimi aydınlatıyor. Beni bütünüyle kabullenmeyen biyolojik ailem ile ibadet etmeme rağmen kendimi o görkemli düğündeki tüm kuir Müslüman atalarım, kuir meleklerim, soyum, gönülden bağlı olduğum ailem, kuir Müslüman ailem ile bir cemaatte ibadet ederken görüyorum. Bir bütün olarak secde ediyoruz.

Ailemin evi hiçbir zaman kendi evim gibi hissettirmiyor, şimdi buradayken bile. Yalın ayak gezerek buhuru bir odadan diğerine gezdiriyorum. Buhur, buhurdanlıktan tütüyor, “İşte buradayım” diyen bir tütsü bu. Baraka, yani her şeyin kaynağı Allah’tan gelir ve Yaradan evin her odasına kutsama ve iyilik getirip yasaklanmamış olanı dağıtır.

Ben bunu yazarken gökyüzü, aynı kraliyet mavisine dönüyor. Bu renge kulüpten çıktığım ve tüm geceyi uykusuz geçirdiğim zamanlardan aşinayım. Ben uyumaya giderken başlayan sabaha ait rengin gradyanı bu.

O ışık içimde bir yuva hissini uyandırdı ve şimdi de bu Ramazan sabahında sabah namazı vaktinde karanlık oturma odasındayken kalbimi aydınlatıyor. Beni bütünüyle kabullenmeyen biyolojik ailem ile ibadet etmeme rağmen kendimi o görkemli düğündeki tüm kuir Müslüman atalarım, kuir meleklerim, soyum, gönülden bağlı olduğum ailem, kuir Müslüman ailem ile bir cemaatte ibadet ederken görüyorum. Bir bütün olarak secde ediyoruz.

 

Bu Makale 9 Aralık 2024 tarihinde Çeviri Gazetesi tarafından: Amer, Amal. (n.d.) “My Queer Ramadan.” AWID Feminist Realities Magazine, pp. 27-29. kaynağından alınarak, çevrilmiştir