Press ESC to close

Hayvan Hakları İnsan Haklarıdır!

Yazar: Peter Tatchell

Çeviren: Emirhan Karabacak

Düzenleyen: Ilgın Baran Öcal

Biz insanlar, hayvan türlerinden biriyiz ve bu nedenle insan haklarının bir tür hayvan hakları olduğu; hayvan haklarının, insan türünü de kapsadığı ya da kapsaması gerektiği çok açık.

Maalesef, herkes bu fikre katılmıyor. Birçok kişi, insanları ve hayvanları tamamen ayrı tutarak, hayvan hakları ve insan hakları arasına belirgin ve keskin bir çizgi çekiyor.

Ben böyle düşünmüyorum. Duyarlılık, insan veya insan olmayan tüm hayvan türlerini birleştiren bağdır. Ortak hayvansal doğamızı kabul ediyor, acı çekmekten kurtulma ve devredilemez haklara sahip olma yolundaki ortak davamızı savunuyorum.

Hayvanların, insanlardan daha az zeki olduğu ve bizim fiziksel-zihinsel becerilerimize, kültür ve bilinç kapasitemize sahip olmadığı doğrudur. Ancak bu, onlara acı çektirmemiz için bir gerekçe olamaz; tıpkı bu hayli gelişmiş kapasitelere sahip olmayanlara – örneğin bebekler ve engelli insanlara – yapılan istismarı da onaylamamızın mümkün olmadığı gibi.

Daha zayıf ve korunmaya muhtaç insanlara kol kanat germe konusunda özel bir sorumluluğa sahip olduğumuzu kabul ediyoruz. Aynı mantık, daha zayıf ve korunmaya muhtaç, düşünen, hisseden diğer varlıklar için de geçerli olmalı, değil mi?

Benim ahlaki görüşümde, insan ve insan olmayan hayvanlara çektirilen acı arasında veya diğer insanlara ve diğer türlere karşı merhamet sorumluluğumuz arasında büyük bir etik uçurum söz konusu değildir.

Hatta, hayvanların ezilmesi ile insanların ulusal kimlikleri, ırkları, cinsiyetleri, inançları veya inançsızlıkları, politik görüşleri, engellilik durumları, cinsel yönelimleri ve toplumsal cinsiyet kimlikleri nedeniyle ezilmesi arasında bir bağlantı görüyorum.

 

Türcülük; homofobi, ırkçılık ve kadın düşmanlığına benzer

Gücün kötüye kullanımı ile acı ve eziyet çektirme minvalinde, insanların ve diğer hayvanların farklı ezilme biçimleri birbirine bağlıdır. Bunları birbirinden ayrı bir biçimde bütünüyle anlamak mümkün değildir.

Hayvanlara nasıl kötü muamele ediyorsak, insanlara da benzer şekilde davranıyoruz. Zulüm, ister insanlara ister diğer türlere yapılsın, barbarlıktır. Hayvan hakları ve insan hakları mücadeleleri, aynı temel amacı paylaşır: sevgi, nezaket ve merhamet temelli, baskı ve acının olmadığı bir dünya.

Türcülük, diğer hayvan türlerine karşı insanın üstünlüğünü savunan bir görüş ve pratiktir. Diğer hayvanların insanlar tarafından çeşitli şekillerde sömürülmesini, hapsedilmesini, kötü muamele görmesini ya da öldürülmesini içeren, insanların lehine ön yargı, ayrımcılık ya da şiddettir.

İnsanları önceleyen bu türcülük ideolojisi, homofobi, ırkçılık ve kadın düşmanlığına benzer. Bir ön yargı, baskı ve zulüm biçimi olarak insani ve medeni bir toplumla bağdaşmaz.

Biz insanlar bir hayvan türüyüz. Acı ve ıstırabı biliriz. Peki, neden çoğumuz diğer hayvanlara karşı acımasız tutumlar sergiliyor ve onları tıbbi laboratuvarlarda, çiftliklerde, hayvanat bahçelerinde, sirklerde ve spor etkinliklerinde istismar etmekte bir problem görmüyoruz?

Bu, son derece gelişmiş zekâmızın ve maddi ilerlememizin, bize diğer türler üzerinde hüküm sürme hakkı verdiği anlamına gelmez. Bunu yapabilecek kapasiteye sahip olmamız, yapmamız gerektiği anlamına gelmez. Tam tersine: Aklımız ve vicdanımız, Dünya ve içindeki tüm canlılar üzerinde özel bir manevi sorumluluk yüklüyor.

 

Farklı bir yerden düşünmeye başlamalıyız…

Düşüncelerim, Avustralyalı filozof Peter Singer ve onun çığır açan Hayvan Özgürlüğü kitabından etkilendi. Bu kitabın, son 100 yılın en önemli kitaplarından biri olduğuna inanıyorum. Bu eser, ahlaki ufkumuzu kendi türümüzün ötesine genişletiyor ve bu nedenle eser, etik alanında dikkate değer bir gelişmedir.

Singer, insan şovenizmini sorguluyor. İnsanların dışındaki hisseden varlıkları “öteki” olarak görmemiz, onları hor görmemize sebep oluyor ve kötü muamele etmemiz için “mazeret” bulmuş oluyoruz; bu, “öteki” varlıkları aşağılamayı, sömürmeyi, istismar etmeyi, tahakküm kurmayı ve hatta öldürmeyi kapsıyor. Onları yaşayan, düşünen, hisseden canlılar olarak görmeyi bırakıyoruz.

Hayvan karşıtı ön yargılar kemikleşmiş durumda. Sabit fikirli insanlar genellikle başkalarını türcü lakaplarla aşağılarlar. Onları “tam bir hayvan gibi” ya da “hayvandan bile beter” davranmakla suçlarlar. Bu sabit fikirlilik, siyahların “vahşiler”, kadınların “kahpeler” ve LGBT bireylerin “sapıklar” olarak alçakça aşağılanmasını yansıtır.

Milyonlarca ezilen insanı ve milyarlarca sömürülen hayvanı özgürleştirmeden önce zihinlerimizi özgürleştirmemiz ve farklı bir yerden düşünmeye başlamamız gerekiyor: İnsan olsun ya da olmasın, diğer hissedebilen varlıklara yönelik zulüm döngüsüne pasif bir şekilde rıza göstermemize ya da daha da kötüsü aktif olarak katılmamıza olanak tanıyan boyun eğme ve hak tanıma zihniyetini bilinçli bir şekilde ortadan kaldırmak.

Hayvan özgürlüğü; kadınların, siyahilerin ve LGBT bireylerin özgürleşmesiyle aynı etik mirasa dayanır. Bu, bir üstünlük zihniyetinden ve tahakküme yönelik güç ilişkilerinden kaynaklanan acıyı sona erdirmekle ilgilidir.

Şüphesiz, nasıl ki daha önce köleliği, genel oy hakkının sadece erkeklere tanınması durumunu ve LGBT karşıtı yasaları ortadan kaldırarak insanları özgürleştirdiysek, yirmi birinci yüz yılda da insanların dışındaki hayvanları özgürleştirmenin zamanı gelmedi mi?

Diğer hayvan türlerine acı çektirmeyi bırakma konusunda ahlaki bir sorumluluğumuz var. Onlar, hakikaten biz insanlardan o kadar da farklı değiller. Omurgalı hayvanlar, bizim DNA’mızın büyük bir kısmını ve düşünmeye, hissetmeye, duygulara, sosyalliğe, dile, fedakarlığa ve empati kurmaya yönelik kapasitemizi paylaşıyorlar.

Ortak hayvansal doğamızı kabul etmeli ve tanımalıyız. Eğer bunu yaparsak, diğer türlere kötü muamele etmek için öne sürdüğümüz mazeretler ve gerekçelendirmeler de ortadan kalkacaktır.

 

Bu makale ilk olarak The Ecologist’te yayımlanmıştır.

Peter Tatchell, Avustralya asıllı, toplumsal LGBT hareketleriyle tanınan bir Britanyalı insan hakları savunucusudur. Tatchell, 1981’de Bermondsey için İşçi Partisi Parlamento adayı olarak seçilmiştir.

Bu Makale 18 Eylül 2024 tarihinde Çeviri Gazetesi tarafından: ”https://www.counterpunch.org/2017/03/29/human-rights-are-animal-rights/” linkli web sitesinden alınarak, çevrilmiştir.